29 Ocak 2018 Pazartesi

Zeytin'e



Sevginin ne demek olduğunu hayvanlardan öğrendim ben, sevdiğiniz bir canlıyı kaybetmenin ne demek olduğunu ve her ölümün sizi katılaştırdığını onlardan öğrendim. Ölüm acısını telafi edecek hiç bir şeyin olmadığını derinlemesine yaşamak ve bunu öğrenmek... Hayat böyle, ne yaparsın?  Bulduğun hiçbir teselli seni avutmayacak,eninde sonunda gerçeği kabul etmek zorunda kalacaksın. Varolmanın dayanılmaz ağırlığını omuzlarında taşımayı öğreneceksin.

Zeytin bu sabah bir klinikte beyin tümörü nedeni ile aramızdan ayrıldı. Onu son defa sadece yüzünü görebileceğim şekilde kefene benzer bir beze sarılmış olarak gördüm. Görmeyen gözleri açıktı dudakları ve burnu morarmıştı, dokundum bedeni katılaşmış ve soğumuştu.

Bir park köşesinden 18 Haziran 2016'da ölmek üzere iken evimize gelmişti. Kör olduğunu anladığımız andan sonra o bizim misafirimiz olacaktı. Hırçındı hep, kucağımıza alıp hiç sevemedik görmediğini bildiğimiz için kendini güvende hissetmediğini düşünüyor bu yüzden hırçın olduğunu düşünüyorduk. Hep üstü kapalı yerlerde duruyor diğer kedilerle iletişim kurmuyor sıkışırsa kıhlıyordu. Ona dokunmak istediğimizde ısırıyordu ama biz onu çok seviyorduk. Keyfi yerinde olduğunda güneşin altında pencere önünde yan yatan bir insan gibi uyurdu.  Buzdolabı kapısının açılması onu mutfağa gelmesine neden olur ve çok sevdiği yoğurt ya da kefiri afiyetle yerdi. Miyavlamayı bilmez köpek gibi çemkirirdi.

Dokuz ay bizimle keyifle yaşadığını düşünüyorum. Onu herşeyi ile kabul etmiştik, sevmek de bir bakıma bu değil mi?

Kedi Sherlock öldüğünde ölümün anlamsızlığını anlamıştım, Zeytin'in ölümü ile ölüm karşısında onun ölü bedeni gibi katılaştım.

Hoşçakal canım, hoşçakal!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder